DEVAM:
2- ÇOCUĞUN VE ZAYIF KİMSENİN, HASTANIN VE AHMAK KİMSENİN VASİYETİ
وَحَدَّثَنِي
مَالِكٌ،
عَنْ يَحْيَى
بْنِ سَعِيدٍ،
عَنْ أبِي
بَكْرِ بْنِ
حَزْمٍ، أَنَّ
غُلاَماً
مِنْ
غَسَّانَ
حَضَرَتْهُ
الْوَفَاةُ
بِالْمَدِينَةِ،
وَوَارِثُهُ
بِالشَّامِ،
فَذُكِرَ
ذَلِكَ
لِعُمَرَ بْنِ
الْخَطَّابِ،
فَقِيلَ لَهُ
: إِنَّ
فُلاَناً
يَمُوتُ
أَفَيُوصِي ؟
قَالَ :
فَلْيُوصِ.
قَالَ
يَحْيَى :
بْنُ سَعِيدٍ
قَالَ أَبُو
بَكْرٍ :
وَكَانَ
الْغُلاَمُ
ابْنَ عَشْرِ
سِنِينَ،
أَوِ
اثْنَتَىْ
عَشْرَةَ
سَنَةً. قَالَ
: فَأَوْصَى
بِبِئْرِ
جُشَمٍ،
فَبَاعَهَا
أَهْلُهَا
بِثَلاَثِينَ
أَلْفَ
دِرْهَمٍ.
Ebu Bekir b. Hazm
(r.a)'dan rivayete göre, Gassanlı bir çocuk Medine'de ölmek üzereydi. Varisleri
de Şam'da idi. Durum, Ömer b. Hattab'a vasiyet etsin mi? diye anlatıldı. O da:
"Vasiyet
etsin" dedi.
(Sadece İmam-ı
Malik'in Muvatta'ında geçmektedir.)
قَالَ
يَحْيَى :
سَمِعْتُ
مَالِكاً
يَقُولُ : الأَمْرُ
الْمُجْتَمَعُ
عَلَيْهِ
عِنْدَنَا :
أَنَّ
الضَّعِيفَ
فِي
عَقْلِهِ،
وَالسَّفِيهَ
وَالْمُصَابَ
الَّذِي
يُفِيقُ أَحْيَاناً،
تَجُوزُ
وَصَايَاهُمْ،
إِذَا كَانَ
مَعَهُمْ
مِنْ عُقُولِهِمْ
مَا
يَعْرِفُونَ
مَا يُوصُونَ
بِهِ، فَأَمَّا
مَنْ لَيْسَ
مَعَهُ مِنْ
عَقْلِهِ مَا
يَعْرِفُ
بِذَلِكَ مَا
يُوصِى بِهِ،
وَكَانَ
مَغْلُوباً
عَلَى
عَقْلِهِ،
فَلاَ وَصِيَّةَ
لَهُ.
* Yahya dedi ki:
"Ebu Bekir der ki: "Çocuk oniki yaşlarında idi. Bi'ri Cüşem denilen
yeri vasiyet etti. Varisler orasını otuz bin dirheme sattılar."
* Yahya dedi ki:
"Malik'den işittim şöyle diyordu: "Bizim yanımızda ittifakla kabul
edilen görüş şudur: "Vasiyet ettiklerişeyi bilecek kadar akılları
başlarında olan zayıf akıllı, ahmak ve iyileşmiş olan delinin yapmış olduğu
vasiyet caizdir. Vasiyet ettiği şeyi bilecek kadar akılları başlarında değilse
ve akılsızlığı fazla ise yaptığı vasiyet caiz değildir."